( (
                        Bekir KARAKUŞ
Köşe Yazarı
Bekir KARAKUŞ
 

Emanete İhanet ve Siyasi Ahlak: Milletvekili Transferlerinin Perde Arkası

Teşkilatlarının emeklerini hiçe sayıp parti değiştiren Milletvekillerinin durumunu yapay zekaya sorduk.  İşte yapay zekanın verdiği cevap...   "Dini Açıdan (İslami Perspektiften): İslam ahlakında emanet, sadakat ve istişare kavramları çok önemlidir. Kur’an ve hadislerde bu konulara sıkça değinilir: “Şüphesiz ki Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emreder.” (Nisâ Suresi, 58) Hz. Peygamber (s.a.v.) buyuruyor: “Bizi aldatan bizden değildir.” (Müslim, İman, 164) Bu bağlamda, milletvekilliği bir emanettir. Bu emaneti taşıyan kişi, onu nasıl kazandığını ve kimin adına taşıdığını unutmamalıdır. Eğer o makam bir partinin ve teşkilatın çabasıyla kazanıldıysa ve daha sonra teşkilatın ve seçmenin rızası olmadan terk edilip başka bir yapıya geçildiyse: Bu, emanetin kötüye kullanımıdır. Bu bağlamda alınan maaşın helalliği, ciddi bir şüphe altına girer. Eğer yapılan geçiş kişisel menfaat uğruna olmuşsa, bu durumda helal kazanç değil, kul hakkı söz konusu olabilir.  Sonuç: Gelecek Partisi gibi, tabanı gönüllü teşkilat mensuplarının özverisiyle bir milletvekilini Meclis’e taşıdığı bir durumda: İstifa edip başka bir partiye geçmek, siyasi ahlak açısından problemli, Ahlaki olarak vefasızlık, Dini olarak ise emanetin suiistimali ve kul hakkına girme riski taşır. Bu durumda alınan maaşın “helal” olduğunu söylemek güçtür." Dedi... Siyaset, topluma hizmet etme ve ortak iyi için çalışma sanatı olmalıdır. Ancak ne yazık ki, son dönemde sıkça karşılaştığımız milletvekili transferleri, bu kutsal görevin ne denli yozlaşabileceğini gözler önüne seriyor. Bir partinin emeğiyle, teşkilatlarının fedakarlığıyla Meclis'e taşınan bir ismin, kişisel menfaatler uğruna başka bir yapıya geçmesi, siyasi ahlak ve vicdan açısından derin yaralar açıyor. Yukarıda yapay zekanın dini perspektiften yaptığı değerlendirme, aslında meselenin sadece siyasi bir tercihten ibaret olmadığını çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Milletvekilliği, bir emanettir. Bu emaneti taşıyan kişi, onu nasıl kazandığını, kimin adına taşıdığını ve kime karşı sorumlu olduğunu asla unutmamalıdır. Seçmeninden aldığı yetki, partisinin ve teşkilatlarının gece gündüz demeden harcadığı emek, o makamın temelini oluşturur. Yapay zekanın da vurguladığı gibi, Kur'an ve hadislerde sıkça karşımıza çıkan emanet, sadakat ve istişare kavramları, bu konuya İslami bir boyut katıyor. Nisa Suresi'nin 58. ayetinde geçen "Şüphesiz ki Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emreder" ifadesi, siyasi emanetin ne kadar ciddi bir sorumluluk taşıdığını gösteriyor. Hz. Peygamber'in "Bizi aldatan bizden değildir" hadisi ise, siyasi arenadaki riyakarlığın ve vefasızlığın ne denli kınandığını açıkça ortaya koyuyor. Peki, bir milletvekili, kendisini var eden siyasi yapıyı terk edip, çoğu zaman kişisel hesaplar uğruna başka bir partiye geçtiğinde ne olur? Öncelikle, bu durum emanetin kötüye kullanılmasıdır. Kendisine verilen yetkiyi, seçmeninin iradesini ve partisinin güvenini hiçe saymaktır. Bir anlamda, Meclis'e taşınmasında pay sahibi olan on binlerce insanın emeğini çarçur etmektir. İkinci olarak, bu tür geçişler, alınan maaşın helalliği konusunda ciddi şüpheler uyandırır. Eğer yapılan geçiş, gerçekten de kişisel menfaatler uğruna gerçekleşmişse, bu durumda elde edilen gelirin "helal kazanç" olarak nitelendirilmesi güçleşir. Hatta daha da ileri gidilerek, kul hakkı ihlali gündeme gelebilir. Zira o milletvekili, maaşını halkın vergilerinden alırken, temsil ettiği değerlere ve kendisine güvenen insanlara karşı bir nevi "borçlu" durumdadır. Bu borcu ödemeden, yani emanete sahip çıkmadan başka kapıya yönelmek, ahlaki bir borç bırakır. Özellikle Gelecek Partisi gibi, tabanı gönüllü teşkilat mensuplarının özverisiyle bir milletvekilini Meclis’e taşıdığı durumlarda bu vefasızlık daha da acı vericidir. Sıfırdan bir parti kurmanın, teşkilatlanmanın ve milletvekili çıkarmanın zorlukları göz önüne alındığında, bu tür bir "siyasi vefasızlık" kabul edilemez bir boyuta ulaşır. Bu sadece siyasi bir hesaplaşma değil, aynı zamanda ahlaki bir çürümedir. Sonuç olarak; milletvekili transferleri, sadece siyasi arenadaki bir değişiklik olarak görülemez. Bu durum, siyasi ahlakın, vefanın, emanete sadakatin ve hatta dini sorumlulukların test edildiği kritik bir eşiktir. Teşkilatların alın terini, seçmenin güvenini hiçe sayıp kişisel çıkarlar uğruna parti değiştirenler, sadece siyasi arenada değil, vicdanlarda da hesap vermelidir. Aksi takdirde, bu tür "haramzadelerin" gölgesinde siyaset, toplum nezdinde güvenilirliğini tamamen yitirecektir. Sizce de bu tür transferler, siyasete olan güveni sarsmıyor mu?
Ekleme Tarihi: 20 Temmuz 2025 -Pazar
                        Bekir KARAKUŞ

Emanete İhanet ve Siyasi Ahlak: Milletvekili Transferlerinin Perde Arkası

Teşkilatlarının emeklerini hiçe sayıp parti değiştiren Milletvekillerinin durumunu yapay zekaya sorduk. 
İşte yapay zekanın verdiği cevap... 

 "Dini Açıdan (İslami Perspektiften):

İslam ahlakında emanet, sadakat ve istişare kavramları çok önemlidir. Kur’an ve hadislerde bu konulara sıkça değinilir:

“Şüphesiz ki Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emreder.”
(Nisâ Suresi, 58)

Hz. Peygamber (s.a.v.) buyuruyor:
“Bizi aldatan bizden değildir.”
(Müslim, İman, 164)

Bu bağlamda, milletvekilliği bir emanettir. Bu emaneti taşıyan kişi, onu nasıl kazandığını ve kimin adına taşıdığını unutmamalıdır. Eğer o makam bir partinin ve teşkilatın çabasıyla kazanıldıysa ve daha sonra teşkilatın ve seçmenin rızası olmadan terk edilip başka bir yapıya geçildiyse:

Bu, emanetin kötüye kullanımıdır.

Bu bağlamda alınan maaşın helalliği, ciddi bir şüphe altına girer.

Eğer yapılan geçiş kişisel menfaat uğruna olmuşsa, bu durumda helal kazanç değil, kul hakkı söz konusu olabilir.

 Sonuç:

Gelecek Partisi gibi, tabanı gönüllü teşkilat mensuplarının özverisiyle bir milletvekilini Meclis’e taşıdığı bir durumda:

İstifa edip başka bir partiye geçmek, siyasi ahlak açısından problemli,

Ahlaki olarak vefasızlık,

Dini olarak ise emanetin suiistimali ve kul hakkına girme riski taşır.

Bu durumda alınan maaşın “helal” olduğunu söylemek güçtür."

Dedi...

Siyaset, topluma hizmet etme ve ortak iyi için çalışma sanatı olmalıdır. Ancak ne yazık ki, son dönemde sıkça karşılaştığımız milletvekili transferleri, bu kutsal görevin ne denli yozlaşabileceğini gözler önüne seriyor. Bir partinin emeğiyle, teşkilatlarının fedakarlığıyla Meclis'e taşınan bir ismin, kişisel menfaatler uğruna başka bir yapıya geçmesi, siyasi ahlak ve vicdan açısından derin yaralar açıyor.

Yukarıda yapay zekanın dini perspektiften yaptığı değerlendirme, aslında meselenin sadece siyasi bir tercihten ibaret olmadığını çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Milletvekilliği, bir emanettir. Bu emaneti taşıyan kişi, onu nasıl kazandığını, kimin adına taşıdığını ve kime karşı sorumlu olduğunu asla unutmamalıdır. Seçmeninden aldığı yetki, partisinin ve teşkilatlarının gece gündüz demeden harcadığı emek, o makamın temelini oluşturur.

Yapay zekanın da vurguladığı gibi, Kur'an ve hadislerde sıkça karşımıza çıkan emanet, sadakat ve istişare kavramları, bu konuya İslami bir boyut katıyor. Nisa Suresi'nin 58. ayetinde geçen "Şüphesiz ki Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emreder" ifadesi, siyasi emanetin ne kadar ciddi bir sorumluluk taşıdığını gösteriyor. Hz. Peygamber'in "Bizi aldatan bizden değildir" hadisi ise, siyasi arenadaki riyakarlığın ve vefasızlığın ne denli kınandığını açıkça ortaya koyuyor.

Peki, bir milletvekili, kendisini var eden siyasi yapıyı terk edip, çoğu zaman kişisel hesaplar uğruna başka bir partiye geçtiğinde ne olur?

Öncelikle, bu durum emanetin kötüye kullanılmasıdır. Kendisine verilen yetkiyi, seçmeninin iradesini ve partisinin güvenini hiçe saymaktır. Bir anlamda, Meclis'e taşınmasında pay sahibi olan on binlerce insanın emeğini çarçur etmektir.

İkinci olarak, bu tür geçişler, alınan maaşın helalliği konusunda ciddi şüpheler uyandırır. Eğer yapılan geçiş, gerçekten de kişisel menfaatler uğruna gerçekleşmişse, bu durumda elde edilen gelirin "helal kazanç" olarak nitelendirilmesi güçleşir. Hatta daha da ileri gidilerek, kul hakkı ihlali gündeme gelebilir. Zira o milletvekili, maaşını halkın vergilerinden alırken, temsil ettiği değerlere ve kendisine güvenen insanlara karşı bir nevi "borçlu" durumdadır. Bu borcu ödemeden, yani emanete sahip çıkmadan başka kapıya yönelmek, ahlaki bir borç bırakır.

Özellikle Gelecek Partisi gibi, tabanı gönüllü teşkilat mensuplarının özverisiyle bir milletvekilini Meclis’e taşıdığı durumlarda bu vefasızlık daha da acı vericidir. Sıfırdan bir parti kurmanın, teşkilatlanmanın ve milletvekili çıkarmanın zorlukları göz önüne alındığında, bu tür bir "siyasi vefasızlık" kabul edilemez bir boyuta ulaşır. Bu sadece siyasi bir hesaplaşma değil, aynı zamanda ahlaki bir çürümedir.

Sonuç olarak; milletvekili transferleri, sadece siyasi arenadaki bir değişiklik olarak görülemez. Bu durum, siyasi ahlakın, vefanın, emanete sadakatin ve hatta dini sorumlulukların test edildiği kritik bir eşiktir. Teşkilatların alın terini, seçmenin güvenini hiçe sayıp kişisel çıkarlar uğruna parti değiştirenler, sadece siyasi arenada değil, vicdanlarda da hesap vermelidir. Aksi takdirde, bu tür "haramzadelerin" gölgesinde siyaset, toplum nezdinde güvenilirliğini tamamen yitirecektir.
Sizce de bu tür transferler, siyasete olan güveni sarsmıyor mu?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ipekyoluhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
( (