Ülkemiz ve bölgemiz kritik bir dönemden geçerken, barış ve huzur arayışlarımız devam ederken, Leman dergisinin Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (SAV) ve Hz. Musa (AS) karikatürleriyle yaptığı hadsizlik, sadece bir basın olayı değil, çok daha derin bir yaradır. Bu tür eylemler, ifade özgürlüğü kılıfı altında asla meşrulaştırılamaz ve "basın özgürlüğü" adı altında kutsal değerlere yapılan bu pervasız saldırıya karşı sessiz kalmak mümkün değildir.
Basın özgürlüğü, demokratik toplumların temel direklerinden biridir. Ancak bu özgürlük, sınırsız ve sorumsuz bir alan değildir. Her özgürlük gibi, basın özgürlüğünün de toplumsal değerlere, inançlara ve bireylerin kutsallarına saygı çerçevesinde kullanılması esastır. Milyarlarca insanın ortak değeri olan peygamberlere yönelik hakir görme ve aşağılayıcı karikatürler çizmek, bu kırmızı çizgileri alenen aşmaktır. Bu, sadece belirli bir dini gruba değil, evrensel insani değerlere ve karşılıklı saygıya indirilmiş bir darbedir.
Bu hadsiz çalışmayı yapan karikatüristlerin ve yayın kurulunun, bu eylemin hukuki ve ahlaki sonuçlarına katlanması elzemdir. Dini değerlere saldırmanın, sadece toplumsal bir infiale yol açmakla kalmayıp, aynı zamanda kin ve düşmanlığı körüklediği unutulmamalıdır. Bir daha hiç kimsenin dini değerlere el ve dil uzatamaması için, bu kişilere ve sorumlu yayın kuruluna en ağır şekilde cezai yaptırımlar uygulanmalıdır. Yasal merciler, bu tür eylemlerin tekrarlanmasını engelleyecek caydırıcı kararlar almalıdır.
Bu elim olayın, ülke ve bölge barışını hedef alan, gündemi değiştirmeye yönelik provokatif bir eylem olup olmadığı da ciddi bir şekilde araştırılmalıdır. Eğer bu hadsiz çalışma birileri tarafından finanse edilmiş ve belli amaçlar doğrultusunda kullanılmışsa, bu finansörlerin de bulunarak aynı şekilde cezalandırılması hayati önem taşımaktadır. Zira bu tür eylemler, toplumda kutuplaşmayı artırarak, mevcut hassas dengeleri bozmaya yönelik birer dinamit görevi görebilir.
Basın Özgürlüğü Adına Sorumluluk Çağrısı
Tekrar vurgulamak gerekirse, Leman dergisinin yaptığı bu eylem, asla ve asla basın ve düşünce özgürlüğü ile bağdaştırılamaz. Gerçek basın özgürlüğü, toplumu bilgilendirme, eleştiri getirme ve kamusal tartışmayı zenginleştirme amacı taşır. İnançlara hakaret etmek, kutuplaşmayı körüklemek ve toplumsal barışı dinamitlemek ise basın özgürlüğü değil, sorumsuzluk ve hadsizliktir.
Bu tür olaylar karşısında tüm basın yayın organlarının, sivil toplum kuruluşlarının ve kamuoyunun ortak bir sesle duruş sergilemesi, benzer hadsizliklerin önüne geçilmesi adına kritik öneme sahiptir. Dini değerlere saygı, her bireyin temel hakkıdır ve bu hakka yönelik her türlü saldırı, en sert şekilde kınanmalı ve gereği yapılmalıdır.