( (
                        Bekir KARAKUŞ
Köşe Yazarı
Bekir KARAKUŞ
 

Camilerde Tarafsızlık İlkesi: Siyaset Yapan Namaz Kıldırma Memurları ve İbadetin Hüzünlü Yüzü

Türkiye’de camiler, tüm vatandaşların gönül rahatlığıyla ibadet edebildiği kutsal mekânlar olarak yüzyıllardır varlıklarını sürdürmektedir. Ancak son yıllarda, din hizmetlerini yürüten bazı görevlilerin siyasi arenaya karışması, bu kutsallığın ve manevi huzurun zarar görmesine neden oluyor. 2017 yılında “MEMLEKETTE HOCA ÇOK, BİZE İMAM LAZIM” başlığı altında kaleme aldığım yazıda da belirttiğim gibi, camilerimizin temel amacı, tüm vatandaşların siyasi görüşlerinden bağımsız olarak Allah ile baş başa kalabildiği, vesveseden uzak bir ortam sunmaktır. Bugün ise, siyasi görüşü ne olursa olsun, camilerde görev yapan namaz kıldırma memurlarının siyasete karışmasının ibadet ortamını nasıl etkilediğini yeniden değerlendirmek ve bu konuda bir uyarı niteliğinde köşe yazısı sunmak istiyorum. İbadetin Yüceliği ve Camilerin Rolü Camiler, sadece ibadet edilen yerler değil; aynı zamanda toplumun bir araya geldiği, birlik ve beraberliğin pekiştiği sosyal alanlardır. İmam ya da namaz kıldırma memuru, cemaatin manevi rehberi olarak, ibadet saatlerinde bütün dikkatleri Yüce Yaradan’a yönlendirmekle yükümlüdür. İbadetin temelinde, bireyin kalbinde var olan huzurun, derin bir maneviyatla birleşmesi yatar. Ancak, görevin ötesine geçip siyasi tartışmalara giren ya da sosyal medyada siyasi paylaşımlarda bulunan bir memurun, cemaatin bu kutsal atmosferden uzaklaşmasına neden olacağı aşikârdır. Siyasi söylemlerin cami gibi kutsal mekânlarda yer bulması, ibadet eden bireylerin konsantrasyonunu bozar, vesveseye kapılmalarına zemin hazırlar. Herkesin ibadet esnasında, kendi iç dünyasına çekilerek Allah’a yöneldiği bir ortamda, dışarıdan gelen siyasi yankıların etkisi altında kalması, ibadetin özünü yitirir. Bu durum, caminin tarafsızlık ilkesine zarar vererek, toplumsal kutuplaşmayı da körükleyebilir. Camilerde Tarafsızlık ve Siyasi Tarafsızlık İlkesi Demokratik bir toplumda, farklı siyasi görüşlerin serbestçe ifade edilmesi elbette önemlidir. Ancak, ibadet yerleri gibi özel alanlarda bu tür tartışmaların yer almaması gerekmektedir. Camiler, tüm vatandaşların eşit şekilde ibadet edebilmesi için tarafsız bir zeminde var olmalıdır. İmam veya namaz kıldırma memurunun siyasi görüşlerini cemaatle paylaşması, hangi görüşün daha üstün olduğuna dair algılar yaratabilir; bu da toplumsal bölünmelerin artmasına, cemaat içinde huzursuzluk yaratılmasına neden olur. İlkeler gereği, camilerde görev yapan din görevlilerinin siyasi arenaya karışmadan, sadece dini ritüellerin doğru ve usulüne uygun şekilde yerine getirilmesini sağlamaları, hem ibadet eden vatandaşların manevi huzurunu korumak hem de toplumsal birliğin devamlılığını sağlamak açısından büyük önem taşır. Herhangi bir siyasi söylem ya da tartışma, caminin kutsallığını gölgeleyecek ve toplumda güven duygusunu sarsacaktır. Namaz Kıldırma Memurlarının Görev Tanımı ve Sorumlulukları Namaz kıldırma memurları, özellikle ibadet saatlerinde cemaatin düzenini sağlamak, farz namazın usulüne uygun şekilde kılınmasını temin etmekle görevli kişilerdir. Bu görevin ötesine geçerek, siyasi söylemlere giren ya da sosyal medyada siyasi içerikli paylaşımlarda bulunan bir memurun, cemaatin manevi konsantrasyonunu bozduğu açıktır. Görev alanındaki bu kişilerin, ibadet mekânlarının tarafsız kalmasını sağlaması ve cemaatin sadece Allah ile olan ilişkisini derinleştirmesi beklenir. Eğer bu kişiler, kendi siyasi görüşlerini öne çıkararak cemaatin dikkatini dağıtıyorlarsa, cami ortamı artık saf ibadet yerine, tartışmaların ve siyasi kutuplaşmanın sahnesi haline gelecektir. Toplumsal Etkiler ve İbadet Ortamının Bozulması Camilerde siyasetin yer alması, sadece bireysel ibadet kalitesini etkilemekle kalmaz; aynı zamanda toplumda genel bir huzursuzluk yaratır. Herkesin ibadet sırasında kendini ifade etme alanı olmadığı gibi, toplumsal barışın ve dayanışmanın da temelini oluşturan, farklı görüşlerin bir arada bulunması ortamı zedelenir. İmam ya da namaz kıldırma memurunun siyasi söylemleri, bazı kesimlerde hoş karşılanırken, diğerlerinde tepki ve ayrımcılık yaratabilir. Böyle bir durum, toplumda bölünmelere ve kutuplaşmaya yol açarak, caminin evrensel bir ibadet ve birlik simgesi olma özelliğini yitirir. Sosyal medyanın etkisi de burada büyük rol oynar. Günümüzde birçok din görevlisi, sosyal medya üzerinden geniş kitlelere ulaşmaktadır. Bu durum, görevde olan kişinin siyasi söylemlerinin anlık olarak geniş kitlelere yayılmasına neden olur ve caminin tarafsızlığına gölge düşürür. Cemaat, camiye adım attığında, orada yalnızca manevi bir huzur ve ibadet ararken, dışarıdan gelen siyasi yankılarla karşılaşırsa, bu durum onların ibadet deneyimini olumsuz yönde etkiler. Sonuç olarak Camiler, tüm vatandaşların siyasi görüş ayrımı gözetmeksizin ibadet edebildiği, kalbin derinliklerinde Allah’a yöneldiği mekânlardır. Bu kutsal alanların, her türlü siyasi tartışmadan uzak tutulması, hem ibadet edenlerin manevi huzurunun sağlanması hem de toplumsal birliğin korunması açısından elzemdir. Bu bağlamda, siyasete karışan namaz kıldırma memurlarının görevden alınması gerekliliği, camilerin kutsallığını ve tarafsızlığını korumak adına mantıklı ve gerekli bir adım olarak görülmelidir. Görevde bulunan kişilerin, dini ritüellerin usulüne uygun şekilde yerine getirilmesine odaklanması; siyasi söylemlerden ve tartışmalardan uzak durarak, cemaatin yalnızca manevi dünyasıyla ilgilenmesi, cami ortamının koruyucu unsurudur. Toplum olarak, camilerimizin tarafsızlığının korunması için, hem din adamlarına hem de ilgili yetkililere gerekli uyarıların yapılması; eğitim ve denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekmektedir. Böylece, camilerimizde ibadet ederken vesveseye kapılmadan, yalnızca Yüce Yaradan ile baş başa kalmanın verdiği manevi huzuru doyasıya yaşayabiliriz. Bu noktada, siyasetten bağımsız, saf ibadetin ve toplumsal birliğin teminatı olan camilerimizin korunması, tüm vatandaşların ortak hakkıdır. İmamların ve namaz kıldırma memurlarının da bu kutsal görevin sorumluluğunu bilerek hareket etmesi, hem dinimize hem de toplumsal barışımıza hizmet edecektir.
Ekleme Tarihi: 27 Mart 2025 -Perşembe
                        Bekir KARAKUŞ

Camilerde Tarafsızlık İlkesi: Siyaset Yapan Namaz Kıldırma Memurları ve İbadetin Hüzünlü Yüzü

Türkiye’de camiler, tüm vatandaşların gönül rahatlığıyla ibadet edebildiği kutsal mekânlar olarak yüzyıllardır varlıklarını sürdürmektedir. Ancak son yıllarda, din hizmetlerini yürüten bazı görevlilerin siyasi arenaya karışması, bu kutsallığın ve manevi huzurun zarar görmesine neden oluyor. 2017 yılında “MEMLEKETTE HOCA ÇOK, BİZE İMAM LAZIM” başlığı altında kaleme aldığım yazıda da belirttiğim gibi, camilerimizin temel amacı, tüm vatandaşların siyasi görüşlerinden bağımsız olarak Allah ile baş başa kalabildiği, vesveseden uzak bir ortam sunmaktır. Bugün ise, siyasi görüşü ne olursa olsun, camilerde görev yapan namaz kıldırma memurlarının siyasete karışmasının ibadet ortamını nasıl etkilediğini yeniden değerlendirmek ve bu konuda bir uyarı niteliğinde köşe yazısı sunmak istiyorum.

İbadetin Yüceliği ve Camilerin Rolü

Camiler, sadece ibadet edilen yerler değil; aynı zamanda toplumun bir araya geldiği, birlik ve beraberliğin pekiştiği sosyal alanlardır. İmam ya da namaz kıldırma memuru, cemaatin manevi rehberi olarak, ibadet saatlerinde bütün dikkatleri Yüce Yaradan’a yönlendirmekle yükümlüdür. İbadetin temelinde, bireyin kalbinde var olan huzurun, derin bir maneviyatla birleşmesi yatar. Ancak, görevin ötesine geçip siyasi tartışmalara giren ya da sosyal medyada siyasi paylaşımlarda bulunan bir memurun, cemaatin bu kutsal atmosferden uzaklaşmasına neden olacağı aşikârdır.

Siyasi söylemlerin cami gibi kutsal mekânlarda yer bulması, ibadet eden bireylerin konsantrasyonunu bozar, vesveseye kapılmalarına zemin hazırlar. Herkesin ibadet esnasında, kendi iç dünyasına çekilerek Allah’a yöneldiği bir ortamda, dışarıdan gelen siyasi yankıların etkisi altında kalması, ibadetin özünü yitirir. Bu durum, caminin tarafsızlık ilkesine zarar vererek, toplumsal kutuplaşmayı da körükleyebilir.

Camilerde Tarafsızlık ve Siyasi Tarafsızlık İlkesi

Demokratik bir toplumda, farklı siyasi görüşlerin serbestçe ifade edilmesi elbette önemlidir. Ancak, ibadet yerleri gibi özel alanlarda bu tür tartışmaların yer almaması gerekmektedir. Camiler, tüm vatandaşların eşit şekilde ibadet edebilmesi için tarafsız bir zeminde var olmalıdır. İmam veya namaz kıldırma memurunun siyasi görüşlerini cemaatle paylaşması, hangi görüşün daha üstün olduğuna dair algılar yaratabilir; bu da toplumsal bölünmelerin artmasına, cemaat içinde huzursuzluk yaratılmasına neden olur.

İlkeler gereği, camilerde görev yapan din görevlilerinin siyasi arenaya karışmadan, sadece dini ritüellerin doğru ve usulüne uygun şekilde yerine getirilmesini sağlamaları, hem ibadet eden vatandaşların manevi huzurunu korumak hem de toplumsal birliğin devamlılığını sağlamak açısından büyük önem taşır. Herhangi bir siyasi söylem ya da tartışma, caminin kutsallığını gölgeleyecek ve toplumda güven duygusunu sarsacaktır.

Namaz Kıldırma Memurlarının Görev Tanımı ve Sorumlulukları

Namaz kıldırma memurları, özellikle ibadet saatlerinde cemaatin düzenini sağlamak, farz namazın usulüne uygun şekilde kılınmasını temin etmekle görevli kişilerdir. Bu görevin ötesine geçerek, siyasi söylemlere giren ya da sosyal medyada siyasi içerikli paylaşımlarda bulunan bir memurun, cemaatin manevi konsantrasyonunu bozduğu açıktır. Görev alanındaki bu kişilerin, ibadet mekânlarının tarafsız kalmasını sağlaması ve cemaatin sadece Allah ile olan ilişkisini derinleştirmesi beklenir. Eğer bu kişiler, kendi siyasi görüşlerini öne çıkararak cemaatin dikkatini dağıtıyorlarsa, cami ortamı artık saf ibadet yerine, tartışmaların ve siyasi kutuplaşmanın sahnesi haline gelecektir.

Toplumsal Etkiler ve İbadet Ortamının Bozulması

Camilerde siyasetin yer alması, sadece bireysel ibadet kalitesini etkilemekle kalmaz; aynı zamanda toplumda genel bir huzursuzluk yaratır. Herkesin ibadet sırasında kendini ifade etme alanı olmadığı gibi, toplumsal barışın ve dayanışmanın da temelini oluşturan, farklı görüşlerin bir arada bulunması ortamı zedelenir. İmam ya da namaz kıldırma memurunun siyasi söylemleri, bazı kesimlerde hoş karşılanırken, diğerlerinde tepki ve ayrımcılık yaratabilir. Böyle bir durum, toplumda bölünmelere ve kutuplaşmaya yol açarak, caminin evrensel bir ibadet ve birlik simgesi olma özelliğini yitirir.

Sosyal medyanın etkisi de burada büyük rol oynar. Günümüzde birçok din görevlisi, sosyal medya üzerinden geniş kitlelere ulaşmaktadır. Bu durum, görevde olan kişinin siyasi söylemlerinin anlık olarak geniş kitlelere yayılmasına neden olur ve caminin tarafsızlığına gölge düşürür. Cemaat, camiye adım attığında, orada yalnızca manevi bir huzur ve ibadet ararken, dışarıdan gelen siyasi yankılarla karşılaşırsa, bu durum onların ibadet deneyimini olumsuz yönde etkiler.

Sonuç olarak Camiler, tüm vatandaşların siyasi görüş ayrımı gözetmeksizin ibadet edebildiği, kalbin derinliklerinde Allah’a yöneldiği mekânlardır. Bu kutsal alanların, her türlü siyasi tartışmadan uzak tutulması, hem ibadet edenlerin manevi huzurunun sağlanması hem de toplumsal birliğin korunması açısından elzemdir.

Bu bağlamda, siyasete karışan namaz kıldırma memurlarının görevden alınması gerekliliği, camilerin kutsallığını ve tarafsızlığını korumak adına mantıklı ve gerekli bir adım olarak görülmelidir. Görevde bulunan kişilerin, dini ritüellerin usulüne uygun şekilde yerine getirilmesine odaklanması; siyasi söylemlerden ve tartışmalardan uzak durarak, cemaatin yalnızca manevi dünyasıyla ilgilenmesi, cami ortamının koruyucu unsurudur.

Toplum olarak, camilerimizin tarafsızlığının korunması için, hem din adamlarına hem de ilgili yetkililere gerekli uyarıların yapılması; eğitim ve denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekmektedir. Böylece, camilerimizde ibadet ederken vesveseye kapılmadan, yalnızca Yüce Yaradan ile baş başa kalmanın verdiği manevi huzuru doyasıya yaşayabiliriz.

Bu noktada, siyasetten bağımsız, saf ibadetin ve toplumsal birliğin teminatı olan camilerimizin korunması, tüm vatandaşların ortak hakkıdır. İmamların ve namaz kıldırma memurlarının da bu kutsal görevin sorumluluğunu bilerek hareket etmesi, hem dinimize hem de toplumsal barışımıza hizmet edecektir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ipekyoluhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
( (