( (
                        Bekir KARAKUŞ
Köşe Yazarı
Bekir KARAKUŞ
 

Konya'nın Siyasi Kaderi: Altın Çağdan Cezalandırılma Psikolojisine mi?

Anadolu'nun kalbi, Selçuklu'nun başkenti, tarımın ve sanayinin dinamosu Konya... Stratejik konumu ve potansiyeliyle her zaman Türkiye'nin en önemli şehirlerinden biri olmuştur. Ancak son 15 yıllık süreç, Konya için adeta bir "siyasi laboratuvar" deneyimi gibiydi. Bir yanda, kendi evladının Başbakan olduğu, yatırım musluklarının sonuna kadar açıldığı bir "altın çağ" algısı; diğer yanda ise bu dönemin aniden sona ermesiyle başlayan bir duraklama, hatta "cezalandırılma" hissi. Peki, bu hissiyat ne kadar gerçekçi? Rakamlar ve projelerin akıbeti bize ne anlatıyor? Davutoğlu Dönemi: Projelerin Şahlandığı Yıllar Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'nun Dışişleri Bakanlığı ile başlayıp Başbakanlık ile zirveye ulaşan dönemi (yaklaşık 2009-2016), Konya için bir yatırım seferberliği olarak tarihe geçti. Bu dönemde sadece Konya değil, tüm Türkiye'de büyük altyapı projeleri hız kazanmıştı; ancak Konya, Başbakan'ın memleketi olmasının avantajını somut olarak hissetti. Mega Projelerin Başlangıcı: Cumhuriyet tarihinin en büyük bölgesel kalkınma hamlelerinden biri olan KOP (Konya Ovası Projesi), bu dönemde Mavi Tünel gibi kritik etapların tamamlanmasıyla somut bir ivme kazandı. Hedef, asrın rüyasıydı: Kızılırmak ve Göksu havzalarından getirilecek sularla Konya Ovası'nı suya kavuşturmak, obruk oluşumunu engellemek ve tarımsal verimi zirveye taşımaktı. Ulaşım Ağları: Konya'yı Akdeniz'e bağlayacak ve "Hadim'in 70 yıllık rüyası" olarak bilinen Eğiste Hadimi Viyadüğü'nün de içinde yer aldığı Konya-Alanya yeni yolu projesi bu dönemde hız kazandı. Konya Çevre Yolu projesi ve Konya Lojistik Merkezi gibi stratejik yatırımlar da yine bu yılların ürünüdür. Yüksek Hızlı Tren (YHT) ağının merkezlerinden biri haline gelen Konya, ulaşımda çağ atladı. İptal Edilen Hayaller: Belki de en somut ve ani hayal kırıklığı, Davutoğlu'nun görevden ayrılmasıyla birlikte yaşandı. Planlanan Konya'dan Kıbrıs ve İran'a direkt uçuşların daha başlamadan iptal edilmesi, birçok Konyalı tarafından siyasi bir "inatlaşma" ve kente kesilen ilk fatura olarak yorumlandı. Benzer şekilde, yeni bir sivil havalimanı projesi de rafa kalkmış görünüyor. Başbakanlık Sonrası: Frene mi Basıldı? Mayıs 2016'da Ahmet Davutoğlu'nun Başbakanlık'tan ayrılması, Konya'daki atmosferi de gözle görülür şekilde değiştirdi. Vatandaşın ve yerel dinamiklerin en büyük şikayeti, başlayan dev projelerin ya tamamen durması ya da kaplumbağa hızında ilerlemesi oldu. Yarım Kalan Devler: Gecikmeli de olsa bitirilen Eğiste Hadimi Viyadüğü, tek başına bir anlam ifade etmiyor. Viyadük sonrası Alanya'ya devam edecek yolun çalışmalarının durma noktasına gelmesi, bu devasa yatırımın etkinliğini azaltıyor. Benzer şekilde, Konya'nın şehir içi trafiğini rahatlatacak Çevre Yolu, yıllardır bitirilemeyen bir yılan hikayesine dönmüş durumda. Asrın Projesi KOP ve Su Sorunu: En kritik konu ise su. Konya, bugün tarihinin en ciddi kuraklık tehditlerinden biriyle yüzleşiyor. Obruk sayısı artıyor, yer altı suları çekiliyor. KOP'un tam kapasiteyle devreye girmemesi, Kızılırmak'tan su getirecek isale hatlarının akıbetinin belirsizliği, Konya'nın sadece tarımsal geleceğini değil, içme suyu güvenliğini de tehlikeye atıyor. Davutoğlu döneminde "yakında bitecek" denilen projeler, bugün uzak bir hayal gibi duruyor. "Cezalandırılma" Hissiyatının Diğer Yansımaları Konya'daki bu genel kanıyı besleyen tek şey yarım kalan projeler değil. Gündelik hayata dokunan bazı uygulamalar da bu "gözden düşmüşlük" hissini perçinliyor. EDS ve Radarlar: Özellikle Karadeniz gibi bölgelerle kıyaslandığında, Konya'daki Elektronik Denetleme Sistemi (EDS) ve radar ağının yoğunluğu dikkat çekici. Sürücüler, bu sistemlerin amacının trafik güvenliğinden çok, "hazineye gelir kapısı" olduğunu düşünüyor. Özellikle trafik ışıklarının ardına, sürücünün son anda fark edeceği şekilde yerleştirilen kameralar, "tuzak" olarak nitelendiriliyor. Güvenlik amacı öncelikli olsa, kavşaklara bariyer gibi daha caydırıcı ve fiziksel çözümlerin de getirilebileceği savunuluyor. Kamu Hizmetlerinde Aksama: Sağlıkta randevu bulmanın neredeyse imkansız hale gelmesi veya kırsal mahallelerdeki okullarda branş öğretmeni eksikliği gibi sorunlar, aslında Türkiye'nin genel problemleri. Ancak, siyasi olarak güçlü bir temsil döneminin hemen ardından bu sorunların daha yakıcı hissedilmesi, yerel halkta "biz artık öncelik değiliz" algısını güçlendiriyor. Sonuç: Siyasetin Gölgesindeki Şehir Konya'dan Davutoğlu sonrası dönemde de önemli bakanlar çıktı, mevcut kabinede de temsil ediliyor. Ancak genel kanı, bu temsilin kentin mega projelerini takip etme ve tamamlama noktasında aynı "ittirici gücü" yaratamadığı yönünde. Objektif bir bakışla şunu söylemek mümkün: Türkiye'nin içinden geçtiği ekonomik zorluklar ve değişen yatırım öncelikleri, projelerin yavaşlamasında önemli bir etken. Ancak, Ahmet Davutoğlu'nun ayrılışıyla birlikte Konya'nın dev projelerindeki ani ve keskin yavaşlama, direkt uçuşlar gibi sembolik kararların anında iptali ve genel bir "ilgisizlik" havasının oluşması, "Acaba Konya siyasi bir bedel mi ödüyor?" sorusunu meşru kılıyor. Netice olarak, Konya'nın son 15 yılı, siyasi gücün bir şehir için ne anlama geldiğinin canlı bir örneği. Bir dönemin "altın çağı", yerini yatırımların durakladığı, hayallerin yarım kaldığı ve vatandaşın "cezalandırılma" psikolojisiyle baş başa kaldığı bir belirsizlik dönemine bırakmış görünüyor. Konya'nın tarımsal ve ekonomik geleceği, yarım kalan bu dev projelerin tamamlanmasına bağlı. Şehrin kaderi, siyasi çekişmelerin gölgesinden kurtulup yeniden devlet aklının ve stratejik planlamanın öncelikli gündemi olmayı bekliyor.
Ekleme Tarihi: 08 June 2025 - Sunday
                        Bekir KARAKUŞ

Konya'nın Siyasi Kaderi: Altın Çağdan Cezalandırılma Psikolojisine mi?

Anadolu'nun kalbi, Selçuklu'nun başkenti, tarımın ve sanayinin dinamosu Konya... Stratejik konumu ve potansiyeliyle her zaman Türkiye'nin en önemli şehirlerinden biri olmuştur. Ancak son 15 yıllık süreç, Konya için adeta bir "siyasi laboratuvar" deneyimi gibiydi. Bir yanda, kendi evladının Başbakan olduğu, yatırım musluklarının sonuna kadar açıldığı bir "altın çağ" algısı; diğer yanda ise bu dönemin aniden sona ermesiyle başlayan bir duraklama, hatta "cezalandırılma" hissi. Peki, bu hissiyat ne kadar gerçekçi? Rakamlar ve projelerin akıbeti bize ne anlatıyor?

Davutoğlu Dönemi: Projelerin Şahlandığı Yıllar

Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'nun Dışişleri Bakanlığı ile başlayıp Başbakanlık ile zirveye ulaşan dönemi (yaklaşık 2009-2016), Konya için bir yatırım seferberliği olarak tarihe geçti. Bu dönemde sadece Konya değil, tüm Türkiye'de büyük altyapı projeleri hız kazanmıştı; ancak Konya, Başbakan'ın memleketi olmasının avantajını somut olarak hissetti.

  • Mega Projelerin Başlangıcı: Cumhuriyet tarihinin en büyük bölgesel kalkınma hamlelerinden biri olan KOP (Konya Ovası Projesi), bu dönemde Mavi Tünel gibi kritik etapların tamamlanmasıyla somut bir ivme kazandı. Hedef, asrın rüyasıydı: Kızılırmak ve Göksu havzalarından getirilecek sularla Konya Ovası'nı suya kavuşturmak, obruk oluşumunu engellemek ve tarımsal verimi zirveye taşımaktı.
  • Ulaşım Ağları: Konya'yı Akdeniz'e bağlayacak ve "Hadim'in 70 yıllık rüyası" olarak bilinen Eğiste Hadimi Viyadüğü'nün de içinde yer aldığı Konya-Alanya yeni yolu projesi bu dönemde hız kazandı. Konya Çevre Yolu projesi ve Konya Lojistik Merkezi gibi stratejik yatırımlar da yine bu yılların ürünüdür. Yüksek Hızlı Tren (YHT) ağının merkezlerinden biri haline gelen Konya, ulaşımda çağ atladı.
  • İptal Edilen Hayaller: Belki de en somut ve ani hayal kırıklığı, Davutoğlu'nun görevden ayrılmasıyla birlikte yaşandı. Planlanan Konya'dan Kıbrıs ve İran'a direkt uçuşların daha başlamadan iptal edilmesi, birçok Konyalı tarafından siyasi bir "inatlaşma" ve kente kesilen ilk fatura olarak yorumlandı. Benzer şekilde, yeni bir sivil havalimanı projesi de rafa kalkmış görünüyor.

Başbakanlık Sonrası: Frene mi Basıldı?

Mayıs 2016'da Ahmet Davutoğlu'nun Başbakanlık'tan ayrılması, Konya'daki atmosferi de gözle görülür şekilde değiştirdi. Vatandaşın ve yerel dinamiklerin en büyük şikayeti, başlayan dev projelerin ya tamamen durması ya da kaplumbağa hızında ilerlemesi oldu.

  • Yarım Kalan Devler: Gecikmeli de olsa bitirilen Eğiste Hadimi Viyadüğü, tek başına bir anlam ifade etmiyor. Viyadük sonrası Alanya'ya devam edecek yolun çalışmalarının durma noktasına gelmesi, bu devasa yatırımın etkinliğini azaltıyor. Benzer şekilde, Konya'nın şehir içi trafiğini rahatlatacak Çevre Yolu, yıllardır bitirilemeyen bir yılan hikayesine dönmüş durumda.
  • Asrın Projesi KOP ve Su Sorunu: En kritik konu ise su. Konya, bugün tarihinin en ciddi kuraklık tehditlerinden biriyle yüzleşiyor. Obruk sayısı artıyor, yer altı suları çekiliyor. KOP'un tam kapasiteyle devreye girmemesi, Kızılırmak'tan su getirecek isale hatlarının akıbetinin belirsizliği, Konya'nın sadece tarımsal geleceğini değil, içme suyu güvenliğini de tehlikeye atıyor. Davutoğlu döneminde "yakında bitecek" denilen projeler, bugün uzak bir hayal gibi duruyor.

"Cezalandırılma" Hissiyatının Diğer Yansımaları

Konya'daki bu genel kanıyı besleyen tek şey yarım kalan projeler değil. Gündelik hayata dokunan bazı uygulamalar da bu "gözden düşmüşlük" hissini perçinliyor.

  • EDS ve Radarlar: Özellikle Karadeniz gibi bölgelerle kıyaslandığında, Konya'daki Elektronik Denetleme Sistemi (EDS) ve radar ağının yoğunluğu dikkat çekici. Sürücüler, bu sistemlerin amacının trafik güvenliğinden çok, "hazineye gelir kapısı" olduğunu düşünüyor. Özellikle trafik ışıklarının ardına, sürücünün son anda fark edeceği şekilde yerleştirilen kameralar, "tuzak" olarak nitelendiriliyor. Güvenlik amacı öncelikli olsa, kavşaklara bariyer gibi daha caydırıcı ve fiziksel çözümlerin de getirilebileceği savunuluyor.
  • Kamu Hizmetlerinde Aksama: Sağlıkta randevu bulmanın neredeyse imkansız hale gelmesi veya kırsal mahallelerdeki okullarda branş öğretmeni eksikliği gibi sorunlar, aslında Türkiye'nin genel problemleri. Ancak, siyasi olarak güçlü bir temsil döneminin hemen ardından bu sorunların daha yakıcı hissedilmesi, yerel halkta "biz artık öncelik değiliz" algısını güçlendiriyor.

Sonuç: Siyasetin Gölgesindeki Şehir

Konya'dan Davutoğlu sonrası dönemde de önemli bakanlar çıktı, mevcut kabinede de temsil ediliyor. Ancak genel kanı, bu temsilin kentin mega projelerini takip etme ve tamamlama noktasında aynı "ittirici gücü" yaratamadığı yönünde.

Objektif bir bakışla şunu söylemek mümkün: Türkiye'nin içinden geçtiği ekonomik zorluklar ve değişen yatırım öncelikleri, projelerin yavaşlamasında önemli bir etken. Ancak, Ahmet Davutoğlu'nun ayrılışıyla birlikte Konya'nın dev projelerindeki ani ve keskin yavaşlama, direkt uçuşlar gibi sembolik kararların anında iptali ve genel bir "ilgisizlik" havasının oluşması, "Acaba Konya siyasi bir bedel mi ödüyor?" sorusunu meşru kılıyor.

Netice olarak, Konya'nın son 15 yılı, siyasi gücün bir şehir için ne anlama geldiğinin canlı bir örneği. Bir dönemin "altın çağı", yerini yatırımların durakladığı, hayallerin yarım kaldığı ve vatandaşın "cezalandırılma" psikolojisiyle baş başa kaldığı bir belirsizlik dönemine bırakmış görünüyor. Konya'nın tarımsal ve ekonomik geleceği, yarım kalan bu dev projelerin tamamlanmasına bağlı. Şehrin kaderi, siyasi çekişmelerin gölgesinden kurtulup yeniden devlet aklının ve stratejik planlamanın öncelikli gündemi olmayı bekliyor.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ipekyoluhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
( (