Ahmet Davutoğlu, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres ile İstanbul'da Buluştu
Ahmet Davutoğlu, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres ile İstanbul'da Buluştu
Türkiye'nin son seçilmiş başbakanı ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ile İstanbul'da bir araya geldi. Davutoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, dokuz yıl aradan sonra Guterres ile samimi bir sohbet gerçekleştirdiklerini belirtti.
Guterres'e Gazze konusundaki ilkeli duruşu için teşekkür eden Davutoğlu, "İsrail'in öfkesini çekmiş olabilirsiniz ama insanlığın vicdanını kazandınız" dedi. Guterres'in ise "Keşke daha fazlasını yapabilseydim" diyerek Gazze'deki duruma duyduğu derin üzüntüyü dile getirdiğini aktardı.
Ortak Hatıralar ve Değerler
Davutoğlu, Guterres ile eski ortak çabalarını ve hatıralarını da yad ettiklerini paylaştı. Bu hatıralardan biri, Guterres'in BM Mülteciler Yüksek Komiseri olduğu 2014 yılında, Harran'daki bir mülteci kampında birlikte kıldıkları cuma namazıydı. Davutoğlu, Hristiyan olan Guterres'in mültecilerle dayanışma içinde olmak için namaza katıldığını ve bu durumun kendisine "insanlık adına güven verdiğini" belirtti.
Bir diğer önemli anının ise Uygur Türkleriyle ilgili olduğunu ifade eden Davutoğlu, 2014 yılında Tayland ve Malezya'da bulunan Uygurların Türkiye'ye getirilmesi sürecinde Guterres'in devreye girerek yardımcı olduğunu anlattı. Davutoğlu, Guterres'in bu zorlu süreçte kendilerine destek olduğunu ve Uygur kardeşlerimizin Türkiye'ye getirilmesinde önemli rol oynadığını vurguladı.
"Erdemli Liderlik" Vurgusu
Davutoğlu, küresel ölçekte erdemli liderlik eksikliğine dair endişelerini de dile getirdi. Paylaşımında, "BM'nin itibarının başta Trump yönetimi olmak üzere P5 ülkelerince sarsıldığı bir dönemde onun gibi empati yapabilen ilkeli bir BM Genel Sekreterinin olması BM ve insanlık için en büyük bir şanstır" ifadelerini kullandı. Davutoğlu, "insanlık vicdanının sesi" olarak nitelendirdiği Guterres'e bu zorlu dönemde başarılar diledi.
Davutoğlu'nun Sosyal Medya X hesabından yaptığı paylaşım şu şekilde...
"Bugün size insanlık vicdanının sesi olan bir dostumdan bahsedeceğim. Çarşamba sabahı Ankara’ya gitmek üzere havaalanına yaklaşırken arkadaşlar BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in aktarma yapmak üzere havaalanında olduğunu söylediler.
Dokuz yıldır görüşmemiştik. Hasretle kucaklaştık ve sanki dün ayrılmışız gibi kısa sürede samimi bir sohbete başladık. Kendisine Gazze konusundaki ilkeli duruşu için teşekkür ettim ve hiç kimse “bu konuda sizin kadar sorunun özüne giden açıklamalar yapmadı” dedim.
İsrail tarafından istenmeyen adam ilan edilmesine atıfta bulunarak İsrail’in öfkesini çekmiş olabilirsiniz ama insanlığın vicdanını kazandınız dedim. Gazze’de yaşananlardan duyduğu derin hüzünle baktı ve “keşke daha fazlasını yapabilseydim” dedi.
Dünyada erdemli liderlik eksikliği üzerine konuştuk. Yalnız bırakılmaktan duyduğu üzüntü her halinden belliydi. Kendisine geçen ay yayınlanan “Genocide in Gazze/ Gazze Soykırımı” kitabımızı takdim ettim. Kitabın yazarlarının da içinde olduğu “Küresel Vicdan Girişimi” ile ilgili bilgi verdim.
Daha sonra geçmişten ve ortak çabalarımızdan söz ettik. O BM Mülteciler Yüksek Komiseri iken 17 Ocak 2014’de Harran’daki mülteci kampında komşu ülke dışişleri bakanları ile bir toplantı gerçekleştirmiştik. Bir Cuma günüydü. Hepsi Müslüman olan komşu ülke bakanlarının da mültecilerle Cuma namazı kılmayı arzu edeceğini düşünerek toplantıya ara verdik. Komşu ülke dışişleri bakanları seferi olduklarını söyleyerek mazeret beyan ettiler. O sırada Antonio “ben gelebilir miyim Ahmet dedi; BM Mülteciler Komiseri olarak onlarla birlikte olmak istiyorum” dedi. “Niye olmasın Antonio” dedim. “Ne yapmam gerekir?” dedi. Abdesti tarif ettim ve sonra benim yanımda durur; benim yaptıklarımı yaparsın dedim. Birlikte abdest aldık ve ilk safta namaza durduk. Son derece saygılı ve dikkatli bir şekilde namazı tamamladı ve sonrasında benimle birlikte mültecilerle tek tek musafaha yaptı.
BM Genel Sekreteri olduğunda ben Başbakanlıktan yeni ayrılmıştım kendisini tebrik etmek için aradım ve “Bir Hristiyan olarak mültecilerin halini ve kaderini paylaşmak için Cuma namazı kılan bir BM Genel Sekreterinin mevcudiyeti bana insanlık adına güven veriyor” dediğimde “böyle zor bir dönemde ben de barış ve arabuluculuk çalışmalarına şahit olduğum seninle birlikte çalışmayı çok arzu ederdim” demişti. Harran’daki Cuma namazını hatırlatınca “insanlık için çalıştığımız o eski güzel günleri özlüyorum” dedi.
Onunla ilgili unutamayacağım bir başka hatıra Uygur Türkleriyle ilgiliydi. 2014 yılı başlarında Uygurlar büyük kafileler halinde Tayland ve Malezya’ya inmişlerdi. Biz onları Türkiye’ye getirebilmek için çaba sarf ederken Çin de geri alabilmek için baskı uyguluyordu. Malezya ile olan yakın ilişkilerimiz dolayısıyla Kuala Lumpur’a bir hava köprüsü kurduk ve mazlum kardeşlerimizi aldık. Ancak, Çin Tayland üzerinde ağır bir baskı uyguluyordu. Tayland Dışişleri Bakanı ile konuşarak onların Türkiye’de akrabaları olduğunu ve hepsini alacağımızı söyledim. Oraya da bir hava köprüsü kurduk ve büyük çoğunluğunu aldık. Geride üç uçak kalmıştı ve Tayland hükümeti bu uçakları Çin’e göndererek en azından Çin’i teskin edeceklerini düşünüyorlardı. 17 Mart 2014’de BM Mülteciler Komiseri Antonio Guterres’i arayarak “bu insanlar sadece bizim soydaşımız değil mülteciler olarak sizin de korumanız gereken mazlumlar; lütfen Tayland hükümeti nezdinde dereye girin” dedim. Onun bütün kanalları kullanarak devreye girmesiyle geride kalan Uygur kardeşlerimizi de ülkemize getirdik.
Tarihi bir nitelik taşıyan “7 Ekim olayları boşlukta olmadı” açıklamasını yaptığında kendisine bir teşekkür mektubu yazıp Gazze konusunda atılabilecek adımları paylaşmıştım.
BM’in itibarının başta Trump yönetimi olmak üzere P5 ülkelerince sarsıldığı bir dönemde onun gibi empati yapabilen ilkeli bir BM Genel Sekreterinin olması BM ve insanlık için en büyük bir şanstır.
Değerli dostuma bu zorlu dönemde başarılar diliyorum."
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

