( (

Selçuk, Doğal Kaynaklı Kanser İlacı Adayı Geliştiriyor

Sağlık 19.10.2019 - 11:49, Güncelleme: 21.03.2023 - 03:23
 

Selçuk, Doğal Kaynaklı Kanser İlacı Adayı Geliştiriyor

Selçuk Üniversitesi bilim adamları Türkiye’de ilk yerli doğal kaynaklı kanser ilacı adayı geliştiriyor.
Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Yılmaz, Biyokimya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serdar Karakurt, Yunanistan ve İtalya’dan bilim adamlarının da katkılarıyla Türkiye’de ilk yerli doğal kaynaklı kanser ilacı adayı geliştiriyor. Selçuk Üniversitesi Kimya Bölümü Grubunun 4 yıl önce Yunanistan’daki bir Biyokimya Grubu ile ikili uluslararası bir proje çerçevesinden bu konuyu gündemine alarak ve bir proje gerçekleştirdiğini söyleyen Prof. Dr. Yılmaz, projenin Türk tarafını TÜBİTAK’ın desteklendiğini belirtti. Canlı denemelerin İtalya’da yapıldığı çalışmada Türk tarafından 3, Yunanistan’dan 9 ve İtalya’dan 1 bilim insanı projede yer aldı. Türkiye’nin ilk yerli doğal kaynaklı kanser ilacıyla ilgili açıklamada bulunan Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Yılmaz, “Grubumuz Selçuk Üniversitesi Kimya Bölümü Araştırma Laboratuvarlarında yaklaşık 20 yıldan beri nanosepetler üzerine çalışmaktadır. Nanosepetleri çok değişik amaçlarda kullandık. Son yıllarda bu bileşikleri antikanser çalışmalarda kullanmaktayız. Bildiğiniz gibi sebze ve meyvenin yapısında flavonoidler bulunmaktadır. Bu flavonoidler içerisinde ise en fazla bulunanlardan bir tanesi de kuersetin olup antikanser özelliğe sahiptir ve ticari olarak da elde etmek mümkündür. Belirlenen dozlarda sağlıklı dokulara çok fazla zarar vermezken, kanser dokularında ise etkili olmaktadır. Ancak kuersetinin sudaki çözünürlüğünün oldukça az olmasından dolayı şimdiye kadar sağlık alanında kabul görmemiş, antikanser özelliğinden yeterince faydalanılamamıştır. Bu duruma şöyle bir açıklık getirebilirim: Yapılan çalışmalarda 4 gr ağırlığında kuersetin gönüllü sağlıklı insanlara oral yoldan verdirildiğinde bu insanların kanında ve idrarında kuersetine rastlanılmamış olması bu bileşiğin suda çözünmediğini ve emiliminin oldukça düşük olduğunu göstermektedir. Geliştirdiğimiz suda çözünebilen bu nanosepetlere kuersetin, fizyolojik ortamda yüklenerek tamamen suda çözünebilir duruma getirildi” dedi. Geliştirilen bu ilaç adaylarının önce laboratuvar ortamında birçok insan kanser hücresi üzerinden denemelerinin yapıldığını söyleyen Biyokimya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serdar Karakurt, “Organik Kimya Grubumuzun sentezlemiş olduğu bu ilaç taşıyıcı sistemi biz, 7 farklı insan kanseri üzerine denedik. Bu kanser grupları içerisinde; kolon, akciğer, karaciğer, prostat, meme, rahim ağzı ve böbrek kanser tipleri bulunmakta ve bu tip kanser türleri içerisinde en fazla kolon kanseri üzerinde etkili olduğunu gördük. Daha sonra kolon kanseri hücreleri içerisinde 6 farklı karakteristikte insan kolon kanseri hücreleri ile bu taşıyıcı sistemin etkisinin ne derece olduğunu inceledik. Seçici olaraktan metastaz yapmış kolon kanseri hücreleri üzerinde yüksek oranda toksik etki gösterdiğini gördük. Normalde kuersetinin kendisinin kolon kanseri hücresi üzerine gösterdiği etkiyi taşıyıcı sistemle 52 kat artırdık. Böylece yüzde 90-95 oranlarında kolon kanserinin gelişimini hücre kültür çalışmalarında durdurduk ve bunun moleküler mekanizmasını açıkladık. Daha sonra farelerde kolon kanseri modelleri oluşturuldu. Bu kolon kanseri modellerinde tedavi amacıyla taşıyıcı molekülümüz ve kuersetin molekülü enjekte edildi ve yüksek oranda canlı dokusunda kolon kanserinin gerilediği gözlemlendi” diye konuştu.   Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz çalışmalarında geldikleri aşamayı şöyle açıkladı: “Faz I çalışmalarını tamamladık, faz II çalışmalarında ise fare denemeleri İtalya’da özel bir laboratuvarda başarı ile sonuçlandı. Hazırladığımız ilaç adayı ajanın canlı vücudunda kolon kanseri hücrelerini önemli oranda inhibe ettiği bulundu. Taşıyıcı molekül kuarsetini kanser hücrelerinin pH’sında salıp sağlıklı hücrelerin pH’sında salmamaktadır. Bu ilaç adayının diğer kanser ilaçlarından farkı, doğal bir kaynaktan elde edilmesinin yanında hedefli ve kontrollü bir şekilde kanserli hücreye yönelip salınım yapmasıdır” Çalışmanın Amerika’da bu konuda yayınlanan önemli bir dergiye (ACS Applied Bio Materials) kapak olarak seçilerek basıldığını dile getiren Prof. Dr. Yılmaz, “Bizim çalışmalarımızda ve her konuda destek olan Selçuk Üniversitesi Rektörlüğüne, Fen Fakültesi Dekanlığına, Kimya ve Biyokimya Bölüm Başkanlarına ve maddi desteğinden dolayı TÜBİTAK’a ve SÜ Bilimsel Araştırma Projeler Koordinatörlüğüne de teşekkür ederiz” dedi
Selçuk Üniversitesi bilim adamları Türkiye’de ilk yerli doğal kaynaklı kanser ilacı adayı geliştiriyor.

Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Yılmaz, Biyokimya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serdar Karakurt, Yunanistan ve İtalya’dan bilim adamlarının da katkılarıyla Türkiye’de ilk yerli doğal kaynaklı kanser ilacı adayı geliştiriyor.

Selçuk Üniversitesi Kimya Bölümü Grubunun 4 yıl önce Yunanistan’daki bir Biyokimya Grubu ile ikili uluslararası bir proje çerçevesinden bu konuyu gündemine alarak ve bir proje gerçekleştirdiğini söyleyen Prof. Dr. Yılmaz, projenin Türk tarafını TÜBİTAK’ın desteklendiğini belirtti. Canlı denemelerin İtalya’da yapıldığı çalışmada Türk tarafından 3, Yunanistan’dan 9 ve İtalya’dan 1 bilim insanı projede yer aldı.

Türkiye’nin ilk yerli doğal kaynaklı kanser ilacıyla ilgili açıklamada bulunan Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Yılmaz, “Grubumuz Selçuk Üniversitesi Kimya Bölümü Araştırma Laboratuvarlarında yaklaşık 20 yıldan beri nanosepetler üzerine çalışmaktadır. Nanosepetleri çok değişik amaçlarda kullandık. Son yıllarda bu bileşikleri antikanser çalışmalarda kullanmaktayız. Bildiğiniz gibi sebze ve meyvenin yapısında flavonoidler bulunmaktadır. Bu flavonoidler içerisinde ise en fazla bulunanlardan bir tanesi de kuersetin olup antikanser özelliğe sahiptir ve ticari olarak da elde etmek mümkündür. Belirlenen dozlarda sağlıklı dokulara çok fazla zarar vermezken, kanser dokularında ise etkili olmaktadır. Ancak kuersetinin sudaki çözünürlüğünün oldukça az olmasından dolayı şimdiye kadar sağlık alanında kabul görmemiş, antikanser özelliğinden yeterince faydalanılamamıştır. Bu duruma şöyle bir açıklık getirebilirim: Yapılan çalışmalarda 4 gr ağırlığında kuersetin gönüllü sağlıklı insanlara oral yoldan verdirildiğinde bu insanların kanında ve idrarında kuersetine rastlanılmamış olması bu bileşiğin suda çözünmediğini ve emiliminin oldukça düşük olduğunu göstermektedir. Geliştirdiğimiz suda çözünebilen bu nanosepetlere kuersetin, fizyolojik ortamda yüklenerek tamamen suda çözünebilir duruma getirildi” dedi.

Geliştirilen bu ilaç adaylarının önce laboratuvar ortamında birçok insan kanser hücresi üzerinden denemelerinin yapıldığını söyleyen Biyokimya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serdar Karakurt, “Organik Kimya Grubumuzun sentezlemiş olduğu bu ilaç taşıyıcı sistemi biz, 7 farklı insan kanseri üzerine denedik. Bu kanser grupları içerisinde; kolon, akciğer, karaciğer, prostat, meme, rahim ağzı ve böbrek kanser tipleri bulunmakta ve bu tip kanser türleri içerisinde en fazla kolon kanseri üzerinde etkili olduğunu gördük. Daha sonra kolon kanseri hücreleri içerisinde 6 farklı karakteristikte insan kolon kanseri hücreleri ile bu taşıyıcı sistemin etkisinin ne derece olduğunu inceledik. Seçici olaraktan metastaz yapmış kolon kanseri hücreleri üzerinde yüksek oranda toksik etki gösterdiğini gördük. Normalde kuersetinin kendisinin kolon kanseri hücresi üzerine gösterdiği etkiyi taşıyıcı sistemle 52 kat artırdık. Böylece yüzde 90-95 oranlarında kolon kanserinin gelişimini hücre kültür çalışmalarında durdurduk ve bunun moleküler mekanizmasını açıkladık. Daha sonra farelerde kolon kanseri modelleri oluşturuldu. Bu kolon kanseri modellerinde tedavi amacıyla taşıyıcı molekülümüz ve kuersetin molekülü enjekte edildi ve yüksek oranda canlı dokusunda kolon kanserinin gerilediği gözlemlendi” diye konuştu.

 

Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz çalışmalarında geldikleri aşamayı şöyle açıkladı: “Faz I çalışmalarını tamamladık, faz II çalışmalarında ise fare denemeleri İtalya’da özel bir laboratuvarda başarı ile sonuçlandı. Hazırladığımız ilaç adayı ajanın canlı vücudunda kolon kanseri hücrelerini önemli oranda inhibe ettiği bulundu. Taşıyıcı molekül kuarsetini kanser hücrelerinin pH’sında salıp sağlıklı hücrelerin pH’sında salmamaktadır. Bu ilaç adayının diğer kanser ilaçlarından farkı, doğal bir kaynaktan elde edilmesinin yanında hedefli ve kontrollü bir şekilde kanserli hücreye yönelip salınım yapmasıdır”

Çalışmanın Amerika’da bu konuda yayınlanan önemli bir dergiye (ACS Applied Bio Materials) kapak olarak seçilerek basıldığını dile getiren Prof. Dr. Yılmaz, “Bizim çalışmalarımızda ve her konuda destek olan Selçuk Üniversitesi Rektörlüğüne, Fen Fakültesi Dekanlığına, Kimya ve Biyokimya Bölüm Başkanlarına ve maddi desteğinden dolayı TÜBİTAK’a ve SÜ Bilimsel Araştırma Projeler Koordinatörlüğüne de teşekkür ederiz” dedi

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ipekyoluhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
( (