( (

Yrd. Doç. Dr. Filiz Katman: “ABD’nin Kudüs Kararı Orta Doğu Siyasetinde Yeni Bir Dönem Açacak”

Dünya 08.12.2017 - 00:00, Güncelleme: 21.03.2023 - 03:23
 

Yrd. Doç. Dr. Filiz Katman: “ABD’nin Kudüs Kararı Orta Doğu Siyasetinde Yeni Bir Dönem Açacak”

İstanbul Aydın Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Filiz Katman, ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanınmasına yönelik kararını değerlendirdi. Kararın Orta Doğu siyasetinde yeni bir dönemin başlangıcı olacağını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Katman, “Bu karar, yumuşama sürecindeki Türkiye-İsrail ilişkilerinde yeni yol kazalarına yol açabilir” dedi. “KARAR İÇ POLİTİKAYA YÖNELİK” ABD’nin söz konusu kararı aslında Clinton döneminde aldığını, sadece çeşitli sebeplerle uygulanmasını ertelediğini, Başkan Trump’ın da bu kararı uygulamaya koyduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Katman, “Donald Trump’ın ABD Başkanı olmasıyla ABD’nin dış politikasında bilinmezlik faktörü her geçen gün artıyor. Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınması aslında Trump’ın seçim vaatlerinden biriydi. Trump bu vaadini şimdi, büyük ölçüde iç politikaya yönelik olarak gerçekleştiriyor. Zira ABD içinde ciddi bir güç kaybı yaşayan Trump, bu kaybettiği gücü Yahudi lobisinin desteğini alarak konsolide etmeye çalışıyor” diye konuştu. “ORTA DOĞU’DA İLGİNÇ BİR SATRANÇ DÖNEMİ” Trump’ın iktidara gelmesiyle Orta Doğu’da ilginç bir satranç sürecinin de yaşanmaya başlandığını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Katman, “Şu anda Orta Doğu’da ABD ve Rusya ile, perde arkasındaki İngiltere arasında ciddi bir güç mücadelesi yaşanıyor. Bu sürece bölgesel güç olan Türkiye, İran ve Suudi Arabistan’ı da ekleyebiliriz. Trump’ın geçtiğimiz dönemlerde gerçekleştirdiği Suudi Arabistan ziyareti çok farklı yorumlarla karşılanmıştı, ancak o ziyarette perde arkasında yaşananlar, bu kararı gündeme getirdi” şeklinde konuştu. Kararın İran’a karşı bir hamle olarak da değerlendirilebileceğini belirten Yrd. Doç. Dr. Katman, “İran ABD için her zaman bir güvenlik tehdidi olagelmiştir. İki gün önce yayımlanan ABD Ulusal Strateji Güvenlik Belgesi ile de İran’ın ABD için bir tehdit unsuru olduğu durumu pekiştirildi. Dolayısıyla bu kararın İran’a yönelik stratejik bir hamle olduğu yorumu da yanlış olmaz” değerlendirmelerinde bulundu. “ORTA DOĞU ÜLKELERİ EN GÜÇSÜZ DÖNEMİNDE” Orta Doğu’da yaşanan sürecin bir çeşit “safların netleşmesi” süreci olduğunun altını çizen Yrd. Doç. Dr. Katman, “Orta Doğu’da son dönemlerde yaşanan Katar meselesi, Suriye İç Savaşı ve Mısır’daki darbe gibi gelişmeler, bölgede safların belirlenmesine yönelik olaylar olarak değerlendirilebilir. ABD’nin bu kararını da bu açıdan değerlendirmek mümkün” ifadelerini kullandı. ABD’nin bu kararı Orta Doğu ülkelerinin en güçsüz olduğu dönemde aldığına dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Katman, “Irak’taki istikrarsızlık, Suriye’deki savaş, Mısır’daki rejim sorunu, Suudi Arabistan’daki ekonomik darboğaz, artık herkesin malumu. Dolayısıyla Orta Doğu’da bu karara tepki göstermesi ilk beklenen ülkeler, şu an en güçsüz dönemlerini yaşıyorlar. ABD’nin böylesi kritik bir kararı bu döneme denk getirmesinin tesadüfle açıklanması mümkün değil” dedi. Kararın Türkiye-İsrail ilişkilerine olası etkilerini de değerlendiren Yrd. Doç. Dr. Katman, “Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin bir yumuşama sürecinde olduğu ortada. İki ülke arasında yaşanan sorunlara bazen üçüncü aktörler de sebep olabiliyor. Ancak siyasi olarak farklı çıkarlara sahip olan Türkiye ve İsrail, çok temel konularda çok farklı düşüncelere sahip. Bu da zaman zaman çeşitli yol kazalarına yol açıyor. Kudüs kararı da bu yol kazalarından birine sebep olabilir” diye konuştu. “RASMUSSEN’İN AÇIKLAMALARI MANİDAR” NATO Eski Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen’in “Türkiye, ABD ile ilişkilerinin kötüleşmesinden endişe duymalı” açıklamalarını da Kudüs gelişmesi açısından değerlendiren Yrd. Doç. Dr. Katman, “Açıklamayı, tam da bu dönemde gelmesi nedeniyle oldukça manidar buluyorum. Türkiye bir süredir Rusya, İran ve Çin ile önemli ilişkiler geliştiriyor. Bu da NATO açısından bir tehdit unsuru olarak algılanıyor. Türkiye tarafından da NATO’ya karşı, terör ve güvenlik eksenli bir güvensizlik söz konusu. Dolayısıyla Türkiye ile NATO arasındaki karşılıklı güvensizlik sürecinin son gelişmelerle devam edeceği görüşündeyim” şeklinde sözlerini bağladı.  

İstanbul Aydın Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Filiz Katman, ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanınmasına yönelik kararını değerlendirdi. Kararın Orta Doğu siyasetinde yeni bir dönemin başlangıcı olacağını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Katman, “Bu karar, yumuşama sürecindeki Türkiye-İsrail ilişkilerinde yeni yol kazalarına yol açabilir” dedi.


“KARAR İÇ POLİTİKAYA YÖNELİK”


ABD’nin söz konusu kararı aslında Clinton döneminde aldığını, sadece çeşitli sebeplerle uygulanmasını ertelediğini, Başkan Trump’ın da bu kararı uygulamaya koyduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Katman, “Donald Trump’ın ABD Başkanı olmasıyla ABD’nin dış politikasında bilinmezlik faktörü her geçen gün artıyor. Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınması aslında Trump’ın seçim vaatlerinden biriydi. Trump bu vaadini şimdi, büyük ölçüde iç politikaya yönelik olarak gerçekleştiriyor. Zira ABD içinde ciddi bir güç kaybı yaşayan Trump, bu kaybettiği gücü Yahudi lobisinin desteğini alarak konsolide etmeye çalışıyor” diye konuştu.


“ORTA DOĞU’DA İLGİNÇ BİR SATRANÇ DÖNEMİ”


Trump’ın iktidara gelmesiyle Orta Doğu’da ilginç bir satranç sürecinin de yaşanmaya başlandığını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Katman, “Şu anda Orta Doğu’da ABD ve Rusya ile, perde arkasındaki İngiltere arasında ciddi bir güç mücadelesi yaşanıyor. Bu sürece bölgesel güç olan Türkiye, İran ve Suudi Arabistan’ı da ekleyebiliriz. Trump’ın geçtiğimiz dönemlerde gerçekleştirdiği Suudi Arabistan ziyareti çok farklı yorumlarla karşılanmıştı, ancak o ziyarette perde arkasında yaşananlar, bu kararı gündeme getirdi” şeklinde konuştu. Kararın İran’a karşı bir hamle olarak da değerlendirilebileceğini belirten Yrd. Doç. Dr. Katman, “İran ABD için her zaman bir güvenlik tehdidi olagelmiştir. İki gün önce yayımlanan ABD Ulusal Strateji Güvenlik Belgesi ile de İran’ın ABD için bir tehdit unsuru olduğu durumu pekiştirildi. Dolayısıyla bu kararın İran’a yönelik stratejik bir hamle olduğu yorumu da yanlış olmaz” değerlendirmelerinde bulundu.


“ORTA DOĞU ÜLKELERİ EN GÜÇSÜZ DÖNEMİNDE”


Orta Doğu’da yaşanan sürecin bir çeşit “safların netleşmesi” süreci olduğunun altını çizen Yrd. Doç. Dr. Katman, “Orta Doğu’da son dönemlerde yaşanan Katar meselesi, Suriye İç Savaşı ve Mısır’daki darbe gibi gelişmeler, bölgede safların belirlenmesine yönelik olaylar olarak değerlendirilebilir. ABD’nin bu kararını da bu açıdan değerlendirmek mümkün” ifadelerini kullandı. ABD’nin bu kararı Orta Doğu ülkelerinin en güçsüz olduğu dönemde aldığına dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Katman, “Irak’taki istikrarsızlık, Suriye’deki savaş, Mısır’daki rejim sorunu, Suudi Arabistan’daki ekonomik darboğaz, artık herkesin malumu. Dolayısıyla Orta Doğu’da bu karara tepki göstermesi ilk beklenen ülkeler, şu an en güçsüz dönemlerini yaşıyorlar. ABD’nin böylesi kritik bir kararı bu döneme denk getirmesinin tesadüfle açıklanması mümkün değil” dedi. Kararın Türkiye-İsrail ilişkilerine olası etkilerini de değerlendiren Yrd. Doç. Dr. Katman, “Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin bir yumuşama sürecinde olduğu ortada. İki ülke arasında yaşanan sorunlara bazen üçüncü aktörler de sebep olabiliyor. Ancak siyasi olarak farklı çıkarlara sahip olan Türkiye ve İsrail, çok temel konularda çok farklı düşüncelere sahip. Bu da zaman zaman çeşitli yol kazalarına yol açıyor. Kudüs kararı da bu yol kazalarından birine sebep olabilir” diye konuştu.


“RASMUSSEN’İN AÇIKLAMALARI MANİDAR”


NATO Eski Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen’in “Türkiye, ABD ile ilişkilerinin kötüleşmesinden endişe duymalı” açıklamalarını da Kudüs gelişmesi açısından değerlendiren Yrd. Doç. Dr. Katman, “Açıklamayı, tam da bu dönemde gelmesi nedeniyle oldukça manidar buluyorum. Türkiye bir süredir Rusya, İran ve Çin ile önemli ilişkiler geliştiriyor. Bu da NATO açısından bir tehdit unsuru olarak algılanıyor. Türkiye tarafından da NATO’ya karşı, terör ve güvenlik eksenli bir güvensizlik söz konusu. Dolayısıyla Türkiye ile NATO arasındaki karşılıklı güvensizlik sürecinin son gelişmelerle devam edeceği görüşündeyim” şeklinde sözlerini bağladı.


 


Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ipekyoluhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
( (